Eğitimci-Yazar Mahiye Morgül aramıştı ve Rauf Denktaş’ın cenaze törenine hem kendi yerine ve hem de bir gazeteci olarak benim katılmamı istemişti.
Bir gün öncesiydi.
Uçağa biniş ve iniş birbirine karışmıştı.
Taksiyle mezarlığa varmam daha uzun sürmüştü sanki.
Şimdi Anıt-Mezarın fotoğrafını gördüm de kendimi, yine ve yeniden orada varsaydım. Toprak, kalabalık, gözyaşları ve paylaşarak azaltılmaya çalışılan acılar…
Daha dün gibi…
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin bugün “Devlet” olarak dünyada tanınma çabasının ilan edildiği zamandayız.
1) Garantör ülkelerden biriyiz.
2) Türk Milleti olarak sorumluluklarımızı yerine getirmeliyiz.
3) Çektiğimiz acılara yeniden dönme planlarına asla geçit vermeyeceğiz.
4) Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin bir ili olma seçeneği her zaman geçerlidir.
Verilen mücadeleler, şehitlerimiz, toprakla buluşturduğumuz canlar, gazilerimiz… Görevlerimizin farkındayız.
Bilinçle davranacak ve gereğini yerine getireceğiz.
Hem KKTC Cumhurbaşkanı olarak ve hem de Ermeni soykırımı yalanına karşı verdiği
mücadeleleri asla unutmayacağız Kahraman Rauf Denktaş!
Işıklar içinde uyumaya devam et! Seni hep huzurlu kılacağız inan!
Bilgi iletişim programı ya da Bilgi-paylaşım (Bip) yaşama geçti.
Katıldık.
Programı duyduğumda aklıma gelen ilk tümceyi seslendireyim; “Kötü ev sahibi”
Whatsapp (Ne haber?) sitesi kurucuları, yaygınlaştıktan, sahiplenildikten, neredeyse
rakipsiz sanıldıktan sonra bir ferman yayınladı: Kişisel bilgilerimizi istedi ve ekledi: Aksi durumda programı kullanamayacaksınız!
Mühendislerimiz boş durmuyorlar tabii.
Yılların çabalarıyla bize ait, bizim için, bizim insanlarımız tarafından üretilmiş, güvenli, tüm
getirileri bize kalacak olan yeni bir “Ne haber” programı hazırladılar. Adı da çok güzel ve anlaşılır.
Yine başkalarının saraylarında köle olacağımıza kendi evimizin hanımefendisi ve
beyefendisi olmayı yeğledik!
Her olumlu tutumu desteklemeli, ulusal çıkarlarımızı birinci görev saymalı ve
çalışmalarımızı sürdürmeliyiz.
Yaşamın hemen her alanında…
En iyisini, doğrusunu, güzelini yapmaya ant içmek gibi…
Yaşam bir mücadele alanıysa ve bu alanda bizler bulunuyorsak gereğini de yapmalıyız.
Yaparız!