Hafta sonları statlara koşmak için arkadaşlarına "yarın geç kalma aynı yerde buluşalım" diye telefon açmayı.
Kendimizi özgür hissetmeyi , maçı izlerken çılgınlar gibi haykırmayı. Futbola olan özlemimizi haykırmayı, hafta başı olunca iş yerinde arkadaşlarla maçları tartışmayı özledik.
En çok da virüsün hayatımızdan bir an önce kopup gitmesini özledik.
İnsanlar statlara doğru yolculuğa çıkmayı özledi.
Televizyonların karşısında maç izlerken haykırmaktan sıkılıp türbinlerden haykırmayı özledik.
Takımı her gol attığında yanındaki arkadaşı ile kucaklaşmayı, yenilen gollerde boynu bükük üzüntülü bir halde göz göze bakmayı özledik.
İnsanların gönül verdiği gönülden aşık olduğu takımının forması ile statlar da maç izlemeyi özledik.
Belki de en çok da çocuklar özledi futbolu. Üzerine giydiği forması ile statlara koşarak tribünlerde formalarını terletmeyi özledi o çocuklar.
Şu sıralar el değmemiş yalnızlığı yaşıyor futbolun sevdalıları. Futbolda tanıdık olmadığımız virüslü bir yılın içinden bir asır gibi geçtik.
Tabii ki önce insan sağlığı diyoruz. Özlemlerimize biran önce kavuşmanın verdiği heyecan ile o eski günleri dört gözle bekliyoruz.
Mecburi ayrılıklar sonrası istikamet levhası amatör liglerin başlamasını işaret ederken kalp ve yüreklerimizde sakladığımız futbol aşkımızın son bulmasını bekliyoruz.
Yaşadığımız yakın bir tarihte vermiş olduğumuz kara bir yılın bizlerden koparıp aldığı değerler sonrası hüzün içinde amatör futbola dönüş ışığı olan tünelin ucu gözüktü gibi.
Boşuna özlenmedi o güzel futbol. Çünkü göklere dikilen her renkten bayrağın adıdır futbol.
Mart ayı ile birlikte amatör futbolun baharı olarak sevindirecek bizleri belki de…